TÜRKİYE’DE SORUMLU İŞLETME DAVRANIŞLARI ARAŞTIRMA RAPORU
2023 yılında yürürlüğe giren Alman Tedarik Zinciri Durum Tespiti Yasası (Gesetz über die unternehmerischen Sorgfaltspflichten in Lieferketten) kısa adıyla “LkSG”ile 2024’te kabul edilen Avrupa Birliği Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) hammaddeden son kullanıcıya kadar üretim ve dağıtım zincirlerine yönelik yeni kurallar getirdi. Şirketlerin sorumluluk ve yükümlülüklerine ilişkin düzenlemeler ve yaptırımlar belirlendi.
Dünya’daki en büyük tekstil, hazır giyim ihracatçıları arasında yer alan Türkiye sanayii ve bu sektörlerde çalışan işçiler açısından ortaya çıkan gelişmeler dikkatle izlenmesi gereken konular arasında yer almaktadır.
Kasım 2024’de yayımlanan “Türkiye’de Sorumlu İşletme Davranışları Araştırma Raporu” işkolumuz ve otomotiv sektörü açısından bu yeni düzenlemeler konusunda Türkiye’deki farkındalığı tespit açısından önemli bilgi, uyarı ve öneriler içeriyor.
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (Türkonfed) ve Alman Uluslararası İş birliği Ajansı (GIZ) tarafından yayımlanan raporun kimi saptamaları aşağıda belirtilmiştir. Ara başlıklar tarafımızdan eklenmiştir.
Raporun tamamına erişim için tıklayınız.
Arka plan
- Birleşmiş Milletler’in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), dünya genelinde insanların yaşam kalitesini artırmayı ve çevrenin korunmasını hedefleyen bir dizi amaç ve hedef içerir. İnsan hakları ve çevrenin korunması da bu amaçlar arasında önemli bir yer tutmaktadır.
- AB’nin çevre politikasının temel ilkeleri arasında “kirleten öder”, “bütünleyicilik”, “yüksek seviyede koruma”, “kaynakta önleme”, “önleyicilik” ve “ihtiyat” bulunmaktadır. Bu ilkeler, 1973 yılından bu yana hazırlanan Çevre Eylem Programları ile desteklenmektedir.
- AB insan hakları çerçevesinde çevresel uygunluk denetimi direktifleri, çevre hakkının hem bireylerin hem de toplumların temel haklarından biri olarak kabul edilmesi nedeniyle önemlidir.
İnsan Hakları ve Çevresel Uygunluk Denetimi (HREDD)
- AB’nin HREDD politikaları şirketlerin insan haklarına ve çevreye olan etkilerini tanımlamalarını, ihlallerini önlemelerini ve azaltmalarını gerektiren yasal yükümlülükleri içermektedir. Bu politikalar, şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerini ve çevresel zararları ele almasını amaçlamaktadır. AB’nin bu konudaki yaklaşımı, şirketlerin sorumluluklarını genişletmek ve sürdürülebilirlik konularında daha şeffaf olmalarını sağlamak üzerine kuruludur. Özellikle, Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) çerçevesinde, iklim değişikliğiyle mücadele ve çevresel sürdürülebilirliği destekleme hedefleri doğrultusunda bu tür düzenlemeler önem kazanmaktadır.
- AB insan hakları çerçevesinde çevresel uygunluk denetimi direktifleri, çevre hakkının hem bireylerin hem de toplumların temel haklarından biri olarak kabul edilmesi nedeniyle önemlidir. AB, çevresel standartları ve korumaları güçlendirmek, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek ve çevresel adaleti sağlamak amacıyla bu tür direktifler geliştirmiştir.
- Bu düzenlemeler birbirleriyle uyumlu ve tamamlayıcı bir şekilde oluşturulmuş olup HREDD ile şirketlerin insan haklarına saygılı olma ve çevresel etkilerini azaltma konusunda sorumluluk almalarını teşvik edilmektedir.
Türkiye’de İşletmelerin İnsan Hakları ve Çevresel Durum Tespiti Konusundaki Farkındalığı

- “Türkiye’de Sorumlu İşletme Davranışları Araştırma Raporu”nun temel amacı, Türk iş dünyasının insan hakları ve çevresel durum tespiti (HREDD) konusundaki farkındalığını ve uygulama düzeyini değerlendirmektir.
- Araştırma, Türkiye’nin en büyük ihracat sektörlerinden olan otomotiv ve tekstil sektörlerini kapsamaktadır.
- Türkiye’de insan hakları ve çevresel durum tespiti (HREDD) konusunda farkındalık seviyesinin özellikle KOBİ’lerde düşük olduğu tespit edilmiştir. Büyük ölçekli firmalar bu konuda daha bilinçli olmakla birlikte, uygulamada çeşitli zorluklar yaşanmaktadır.

- Avrupa Birliği’nin (AB) tedarik zincirlerine yönelik yasal düzenlemeleri, HREDD politikaları ve AB üyesi ülkelerde uygulanması zorunlu hale gelen yasal düzenlemeler, Türk ihracatçı firmalarının iş yapış biçimlerini değiştirme potansiyeline sahiptir.
- AB’de yürürlüğe giren bu düzenlemeler, tedarik zincirindeki tüm aktörlerin insan hakları ihlallerine ve çevresel zararlara karşı sorumluluk almasını gerektirmektedir.

- AB üyesi olmamasına karşın AB üyesi ülkeler ile devam eden ihracatı dolayısıyla Türkiye’deki firmalar da bu düzenlemelerden etkilenmektedir. Türkiye’de ise bu alanda mevzuata uyum süreci henüz tamamlanmamıştır. Ancak bu kapsamdaki uygulamalara temel teşkil edecek sürdürülebilirlik raporlamasında zorunlu uygulamalar hayata geçirilmiş olup çalışmalar halen devam etmektedir.

- Otomotiv ve tekstil sektörlerindeki firmaların tedarik zincirlerinde HREDD uygulamaları açısından çeşitli riskler bulunduğu tespit edilmiştir. Özellikle ikinci ve üçüncü kademe tedarikçilerin insan hakları ve çevresel uygunluk konularında denetlenmesi ve bu süreçlerin daha şeffaf hale getirilmesi gerekmektedir. Büyük firmalar arasında sürdürülebilirlik politikalarının ve raporlama süreçlerinin yaygınlaştığı görülmekle birlikte, küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu alanda teknik bilgi ve kaynak eksikliği yaşadığı belirlenmiştir.

Sonuç
- Araştırma ile Türkiye’de insan hakları ve çevresel durum tespiti (HREDD) konusunda farkındalık seviyesinin özellikle KOBİ’lerde düşük olduğu tespit edilmiştir. Büyük ölçekli firmalar bu konuda daha bilinçli olmakla birlikte, uygulamada çeşitli zorluklar yaşanmaktadır.
- Raporun sonuçları, Türkiye’deki otomotiv ve tekstil sektörlerindeki firmaların insan hakları ve çevresel durum tespiti konusunda ciddi bir ihtiyaç içerisinde olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle AB ve Almanya’nın getirdiği yasal düzenlemelerin, ihracat yapan firmaları doğrudan etkileyeceği ve bu firmaların yeni standartlara uyum sağlaması gerektiği vurgulanmıştır. Firmaların büyük bir kısmı, HREDD ile ilgili bilgi sahibi olmadığını veya bu alanda aktif bir uygulama gerçekleştirmediğini belirtmiştir. Bu durum, Türk firmalarının küresel ticaret süreçlerinde sürdürülebilirlik ve insan hakları konularına daha fazla odaklanması gerektiğini göstermektedir.
- … tekstil sektöründe tedarik zincirinin daha karmaşık bir yapıya sahip olması nedeniyle insan hakları ve çevresel ihlallerin ortadan kaldırılması noktasında daha fazla zaman ve kaynak ayrılmasına ihtiyaç duyulmaktadır
This post is also available in: Türkçe