Türkiye ve Suriye’yi vuran yıkıcı depremler, yüzbinlerce işi ve işletmeyi yok etti. Geçim olanaklarının yeniden inşa edilmesi, yoksulluk, kayıtdışılık ve sömürünün önlenmesi için çalışanların ve işletmelerin acil yardıma ihtiyacı var.
ANKARA/ŞAM (ILO Haber) – Türkiye’nin güneydoğu illeri ve Suriye’nin kuzeyini vuran depremler nedeniyle Türkiye ve Suriye’de yüzbinlerce çalışan geçim olanaklarını kaybetti. Afetin işgücü piyasası üzerindeki etkilerine ilişkin Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) son değerlendirmelerine göre, acil ve münhasır destek verilmezse yoksulluk, kayıtdışılık ve çocuk işçiliğinin artması bekleniyor.
“Bu afete başarılı ve kapsayıcı biçimde müdahale edilmesinin en önemli ögesi istihdamın desteklenmesidir” diyen ILO Genel Direktörü Gilbert F. Houngbo sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar ancak ve ancak geçim olanakları yeniden inşa edilebilirse hayatlarını yeniden kurmaya başlayabilirler. Depremde çok büyük kayıplara uğrayanlara, sosyal adalet ve insana yakışır iş ilkelerinin toparlanma ve yeniden inşa sürecinin temelinde yer aldığını göstermek zorundayız.”
Türkiye’ye ilişkin ilk verilere göre, deprem nedeniyle 658,000 çalışan geçim olanaklarını kaybetmiş durumda. Hükümet ayrıca 150.000’ı aşkın işyerinin kullanılamaz hale geldiğini bildiriyor. ILO’nun tahminlerine göre, etkilenen çalışanların her biri, iş yokluğu sürdükçe her ay ortalama 230 ABD Dolarını aşan gelir kaybı yaşıyor. Toplamda ise, bu kriz nedeniyle, depremden etkilenen bölgede aylık yaklaşık 150 milyon ABD Doları net emek geliri kaybı oluşuyor.
Türkiye’de depremden etkilenen illerde 4 milyonu aşkın çalışan yaşıyor ve bunların çoğu tarım, imalat sanayi, ticaret veya diğer düşük katma değerli hizmetlerde çalışıyor. Çalışma saati kayıpları ise şu düzeyde tahmin ediliyor: Malatya’da yüzde 58,8; Adıyaman’da %48,1; ve Hatay’da ise yüzde 45,2.
ILO’nun Türkiye değerlendirmesi, istihdam kayıplarına ek olarak, iş sağlığı ve güvenliği ile çocuk işçiliği alanlarında da risklerin artmış olabileceği uyarısı yapıyor.
Suriye’de ise 12 yıldır süren iç savaş nedeniyle zaten büyük hasara uğramış olan ekonomi ve işgücü piyasası koşullarında, yaklaşık 170,000 çalışan deprem nedeniyle işlerini kaybetti. Bu kayıp doğrudan 154,000 haneyi ve 725,000’i aşkın insanı etkiledi. Ayrıca 35,000 civarında mikro, küçük ve orta ölçekli işletme de (MKOBİ) etkilendi. Bu geçici “istihdam kaybı”, ayda en az 5,7 milyon ABD Dolarına eşdeğer emek geliri kaybına neden oluyor.
Suriye’nin en ağır darbe alan beş ili olan Halep, Hama, İdlib, Lazkiye ve Tartus’ta ülke nüfusunun yüzde 42,4’ü yaşıyordu. Bu nüfus içinde çalışma çağındaki (16 yaş veya üzeri) 7,1 milyon insanın 2,7 milyonu çalışıyordu (kayıtlı ve kayıtdışı). Bunların yüzde 22,8’i kadındı.
ILO, çalışanların ve ailelerinin acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, deprem olduktan hemen sonra etkilenen toplumlarla temas kurdu.
ILO, Türkiye’de ulusal makamlar ile yakın işbirliği içinde, işgücü piyasası ve işletmelerin toparlanmasını destekleyecek bir dizi müdahaleyi planlıyor ve uyguluyor. Planlanan girişimler, işletmelerin bir yanda işletme sürekliliğini sağlarken diğer yanda insana yakışır ve sürdürülebilir işler sunabilmesi için acil emek-temelli işletme programlarını desteklemeyi ve işletmelerle birlikte çalışmayı içeriyor. ILO aynı zamanda iş dünyası örgütleri ve sendikaların kendi işlevlerini sürdürmesi ve üyelerine kritik hizmetler vermeye devam etmesi için destek sağlıyor. Münhasır girişimler, mevsimlik tarım işçileri, çocuk işçiler ve mültecilere odaklanacak. Bunlara ek olarak, ulusal sosyal diyaloğun temel aktörleri olarak, toparlanma ve yeniden inşa girişimlerini sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla sosyal ortaklara da destek verilecek.
Suriye’de ise, mühendisler için bir dizi eğitim kampanyaları yoluyla iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını iyileştiriyor, bir yandan da Halep’in etkilenen mahallelerinde emek-yoğun faaliyetleri sürdürüyor. ILO ayrıca, sosyal ortaklara hibeler sağlayarak, etkilenen çalışanları ve işletmeleri desteklemelerine, bunun yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının iyileştirilmesine yardım ediyor.
Bu iki rapor, tahminlerin henüz ilk verilere dayandığını, deprem öncesi verilerden yararlanılarak yapılan ekstrapolasyonları (kestirimleri) içerdiğini ve zaman ilerledikçe değişmekte olduğunu vurguluyor.
This post is also available in: Türkçe