ESKİ DÜZEN İFLAS ETTİ!
ŞİMDİ EMEKLE VE BİLİMLE YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN KURMA ZAMANI!
1 MAYIS 2020 BİLDİRGESİ
1 Mayıs 2020 tüm dünyada büyük bir dönüm noktasına denk geliyor!
Bugün tarihin çok önemli bir kırılma anındayız!
Covid-19 salgınıyla birlikte artık eski düzen iflas etti.
Biz artık yeni bir toplumsal düzen istiyoruz!
1 Mayıs 2020’yi dünyada ve Türkiye’de gerek halkın sağlığını gerekse toplumsal ve ekonomik yaşamı derinden etkileyen Covid-19 salgını ile karşılıyoruz.
Salgın sadece halkın sağlığını tehdit etmiyor. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce insanın yaşamını kaybetmesinin yanı sıra, salgın on milyonlarca işçinin işini ve gelirini kaybetmesine yol açıyor.
Covid-19 sıradan bir sağlık krizi değil. Büyük bir halk sağlığı tehdidi yanında büyük bir sosyal ve iktisadi felaketle karşı karşıyayız.
On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunamayan bu kapitalist düzen, neoliberal ekonomik düzen küresel salgın ile beraber tam bir iflas yaşıyor.
1980’lerden bu yana dünyada ve Türkiye’de dizginsiz biçimde uygulanan neoliberal ekonomi politikalarının ve kapitalist küreselleşmenin sonuçları dünya ve Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri için yıkım oldu.
Artan kapitalist sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlik, özelleştirilen kamu ekonomisi, ticarileştirilen sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hizmetleri tüm dünyada emekçilerin yaşamını, çalışma koşullarını ve sağlığını tahrip etti. Son 40 yılın dizginsiz kapitalist politikaları insan ve çevre sağlığı açısından büyük tehditler yarattı.
Devletin yüklenmesi gereken kamusal sorumlulukların kapitalist piyasaya terk edilmesi ve halkın ihtiyaçlarının ticari bir mal haline gelmesi sonucunda ülkelerin sosyal güvenlik ve sağlık sistemleri çöktü.
Kapitalizmin kaleleri Covid-19 ile sallandı. İnsanlık, tarihinin en büyük felaketlerinden biri ile yüz yüze.
Eşitsizlikleri derinleştiren neoliberal kapitalist düzen ve kapitalist küreselleşme sınıfsal eşitsizliği de derinleştirdi. Yaşanan her krizde olduğu gibi bu salgında da sermayedarlar ve varlıklı sınıflar değil, emekçi sınıflar ekonomik ve sosyal tahribatla yüz yüze kalıyor.
Covid-19 sonrasında daha fazla yoksulluk ve sosyal eşitsizlik yaşanması şaşırtıcı olmayacak.
Covid-19 aynı zamanda insan refahını, toplum sağlığını görmezden gelen dizginsiz bir kâr hırsının yol açtığı çalışma ve yaşama düzeninin de ürünüdür. Sağlığın, sosyal güvenliğin, barınma, ulaşım, iletişim gibi hakların ticarileşmesi ve sömürüye açılması salgınla mücadeleyi zorlaştırıyor.
Türkiye’de salgınla mücadele edilirken, en az korunan kesim işçi sınıfıdır.
Türkiye emekçileri bu salgına,
Ekonomik krizin etkisinin sürdürdüğü, işçilerin yoğun işsizlik ve düşen ücretlerle yüz yüze olduğu,
Sendikal hakların özgürce kullanılamadığı,
Demokratik hakların yok sayıldığı, demokrasinin tüm değerlerinin alt-üst edildiği, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı, belediyelere atanan kayyımlarla halk iradesinin yok sayıldığı koşullarda yakalandı.
Bu nedenle işçiler salgına karşı etkin biçimde korunamıyor.
Salgın koşullarında dahi acil ve temel mal ve hizmet üretimi dışında çarkların dönmesi ısrarı göz göre göre işçileri salgının pençesine itiyor.
“Finansal istikrar” ve “fiyat istikrarı” gibi neoliberal dogmalar yüzünden Covid-19 nedeniyle yoksullaşan emekçilere yeterince gelir desteği sağlanmıyor. İşçilerin kendi parası olan İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları dahi işçiler için kullanılmıyor.
Bu çarpık ve köhne düzende emekçiler üretirken ölüyor. Ölümüne çalışmaya zorlanıyor.
İşte 2020 1 Mayıs’ı bu gerçekliğin en çıplak haliyle görüldüğü ve bunun karşısında işçi sınıfının başka bir dünya, yeni bir toplumsal düzen iradesinin dünya çapında haykırıldığı bir kırılma anı olarak tarihe geçecek.
1 Mayıs’ın kökleri vahşi kapitalizme karşı insanca çalışma mücadelesine, çalışma sürelerinin kısaltılması mücadelesine dayanır.
Bu kökler şimdi 1 Mayıs 2020’de çok daha anlamlı. Covid-19 döneminde işçi sınıfının ve emekçilerin korunması yaşamsal öneme sahip. Çünkü bu büyük felaket emekçilerin yoksullaşmasına, yaşamlarının tehlikeye atılmasına ve eşitsizliğin artmasına yol açabilir.
Ülkemizde Covid-19 nedeniyle iş ve gelir kaybına uğrayan milyonlarca işçiye ayda 1.168 TL sefalet ödeneği dayatılıyor.
Zorunlu ve acil işler durdurulmayarak emekçilerin sağlıkları ile oynanıyor.
Kayıt dışı milyonlarca emekçi Covid-19 koşullarında gelirden yoksun.
40 yıldır eşitsizliği derinleştiren, güvencesizliği artıran, sömürüyü yoğunlaştıran neoliberal kapitalist düzen, Covid-19 ile tamamen iflas etti.
Covid-19’dan sonra eskiye, eski normale dönmek istemiyoruz!
2020 1 Mayıs’ında tarihin bu dönüm noktasında ilan ediyoruz:
Biz yeni bir toplumsal düzen istiyoruz!
Sermayenin değil halkın egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil, toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzeni biz kuracağız!
İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen kuracağız.
Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal kuracağız.
Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barışın benimsendiği yeni bir toplumsal düzen kuracağız.
Yeni bir toplumsal düzeni emek ile bilim ile kuracağız!
1 Mayıs 2020 Taleplerimiz
COVID-19’A Karşı HALKIN SAĞLIĞINI, ÇALIŞANLARIN İŞİNİ VE GELİRİNİ KORUMAK İÇİN
- Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işler salgın süresince acilen durdurulmalıdır.
- İşten çıkarmalar salgın süresince yasaklanmalı. İşten çıkarma yasağı döneminde ücretsiz izin uygulamasına son verilmelidir.
- İş ve gelir kaybına uğrayan özel sektördeki bütün işçilere en az asgari ücret düzeyinde olmak üzere kısa çalışma ödeneğine uygun gelir desteği sağlanmalıdır. Covid-19 döneminde belediyeler dahil tüm kamu işçilerinin ücretleri ise tam olarak ödenmelidir.
- Covid-19 süresince İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanmada ön koşul aranmamalıdır.
- Kayıt dışı çalışan işçiler için asgari ücret düzeyinde nakit gelir desteği sağlanmalıdır.
- Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ile iletişim faturaları salgın boyunca faiz işletilmeden ertelenmelidir.
- Salgın döneminde özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
- Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere, tüm zorunlu işlerde koruyucu ekipman ve diğer bütün eksiklikler giderilmeli, çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
- Salgın döneminde hiçbir geliri ve birikimi olmayan yoksullar, göçmenler ve tutuklu/hükümlüler için yaşamlarını ve sağlıklarını koruyacak önlemler alınmalıdır.
- Covid-19 günlerinde kadın işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmalıdır. Özellikle kadınların hamilelik ve annelik olmaktan kaynaklanan hakları gözetilmeli. Salgın döneminde gelirlerini koruyacak önlemler alınmalı, artan bakım emeği için ekonomik destek ve ebeveyn yardımları sağlanmalıdır.
- İşyerlerinde şiddet ve cinsel tacizi önleyecek politikalar uygulanmalıdır. ILO’nun 190 sayılı sözleşmesi onaylanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
- Covid-19 günlerinde eve kapanmayla birlikte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artan kadına yönelik şiddete karşı, hijyen koşulları gözetilerek yeni kadın sığınakları açılmalı önemler artırılmalıdır.
DEMOKRASİ İÇİN
- Demokratik, katılımcı, çoğulcu, eşitlikçi ve güçler ayrılığına dayalı insan haklarını esas alan bir siyasal rejim, otoriter rejime karşı demokrasi!
- Tek adam rejimine karşı demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti!
- İnsan haklarına dayalı yeni bir anayasa!
- Toplumu kutuplaştıran, çatıştıran politikalara karşı çok seslilik ve çoğulculuk!
- Savaş ve çatışmaya karşı yurtta, bölgede ve dünyada barış!
- Halk iradesine saygı!
TOPLUMCU BİR EKONOMİ İÇİN
- Toplumun çıkarlarını esas alan toplumcu/kamucu politikalar!
- Halkın yaşamını iyileştirecek, işsizlere iş bulacak, daha iyi işler yaratacak, daha iyi ücretler sağlayacak bir ekonomi politikası!
- Emeğin haklarını, insanca çalışmayı, toplumsal gelirin adil yeniden dağılımını, katılımcı demokrasiyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve herkesin sosyal güvenliğini sağlayan yeni bir kalkınma modeli!
- Başta sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik olmak üzere temel toplumsal ihtiyaçlar, eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmalıdır!
- Vergi adaletli bir şekilde yaygınlaştırılmalı, çok kazananların daha çok vergi vermesi, dolaylı vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki payının düşürülmesi gereklidir.
- Temel mal ve hizmetlerin özerinden KDV alınmamalı; elektrik, su, doğalgaz, ulaşım ve iletişim üzerindeki tüketim vergileri kaldırılmalıdır.
- Yüzde 15’lik ilk vergi dilimi oranı yüzde 10’a düşürülmeli, yüksek gelir gruplarının vergi oranları, kurumlar ve servet vergisinin payın artırılmalıdır.
İNSAN ONURUNA YARAŞIR ÇALIŞMA YAŞAMI İÇİN
- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve temel ILO sözleşmeleri uygulanmalıdır.
- İnsan onuruna yaraşır bir çalışma ortamı (sosyal güvence, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ayrımcılık yasağı, grevli toplu iş sözleşmeli sendikal haklar ve insanca yaşamaya yetecek bir gelir sağlayan güvenceli iş) yaratılmalıdır.
- Sendikalaşma önündeki engeller kaldırılmalı ve ILO standartlarına uygun sendikal haklar sağlanmalı, 6356 sayılı Yasa değişmelidir.
- Herkesin çalışması için herkesin daha az çalışması gerekir. 37,5 saatlik çalışma haftası yasalaşmalıdır.
- Kamu daha fazla ve güvenceli işler yaratmalı. Özellikle eğitim, sağlık ve sosyal güvenlikte daha fazla kamusal istihdamın sağlanmalıdır.
- Barajsız, engelsiz sendikal haklar, çok düzeyli toplu pazarlık hakkı, hak grevi, dayanışma grevi ve genel grevi de kapsayan grev hakkı güvence altına alınmalı, grev erteleme/yasaklama rejimine son verilmelidir.
- Çalışma yaşamında ayrımcılığa karşı etkin biçimde mücadele edilmeli, işe erişimde ve çalışma sırasında tüm ayrımcılık biçimleri ortadan kaldırılmalıdır.
- Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmelidir. Cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmelidir. Kadınlar için güvenceli ve düzenli işler yaratılmalıdır.
- Kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları ücret eşitsizliği, ayrımcılık, şiddet ve tacizle etkin mücadele için ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi Türkiye tarafından onaylanmalıdır.
- Toplumsal yaşamda ve işyerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınlara karşı şiddetle mücadelenin etkin bir biçimde yürütülmesi için İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır.
- Taşeronluk sistemi özel ve kamu tüm işyerlerinde yasaklanmalı, kadro yalanı adı altında kamu idarelerine ve belediye şirketlerine geçişleri yapılan yüz binlerce işçi eşit ücret ve haklar temelinde gerçek bir kadroya, grevli toplu sözleşmeli sendikal haklara kavuşmalıdır.
- Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır.
- İşçi sınıfının en önemli kazanımı olan kıdem tazminatı hakkı ortadan kaldırılamaz.
- İşsizlik sigortası kaynakları işsizler için kullanılmalıdır.
- Emekli aylık ve gelirleri insan onuruna yaraşır hale getirilmeli, asgari ücretin altında aylık ve gelir olmamalı ve emekliler arasındaki eşitsizlikler giderilmelidir.
- Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) sorunları adil bir biçimde çözülmelidir.
- Ülkemizdeki göçmen ve mülteciler işçi sınıfının bir parçasıdır göçmen işçilerin sendikal ve sosyal güvenlik hakları sağlanmalıdır.
This post is also available in: Türkçe