Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) ekonomik krizin 2018’de çalışma yaşamı ve işçi sınıfı üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırma raporu hazırladı. Krizde Emeğin Durumu: Ekonomik Krizin İşçi Sınıfına ve Çalışma Yaşamına Etkileri-1 adını taşıyan DİSK-AR’ın yeni araştırması, görmezden gelinmeye ve üstü örtülmeye çalışılan ekonomik krizin çalışma yaşamı ve işçi sınıfı üzerindeki etkilerini kapsamlı olarak inceliyor. Ekonomik kriz süresince belirli aralıklarla tekrarlanacak olan araştırmanın ilkinde ekonomik krizin 2018 yılı içindeki olumsuz etkileri ele alınıyor. Özellikle Eylül 2018’den başlayarak şiddetlenen krizin etkileri nicel ve nitel boyutlarıyla inceleniyor.
Araştırmada yer alan bulgu ve değerlendirmelerin özet sonuçları aşağıda yer almaktadır. Araştırmanın tam metni bu bültenle birlikte dikkatinize sunulmaktadır.
KRİZİN ÖZET BİLANÇOSU
Ekonomik durgunluğun ve küçülmenin, yüksek enflasyon ve yüksek işsizliğin birlikte görüldüğü 2018 krizinin etkilerinin uzun vadeli olacağı ve krizden çıkışın zaman alacağını söylemek mümkündür. Bir yandan tırmanan fiyatlar diğer yandan tırmanan işsizlik ve geçim şartlarının zorlaşması krizin emekçiler açısından en olumsuz sonuçları olarak ortaya çıkıyor. Göstergeler krizin faturasının işçi sınıfına ve ücretli çalışanlara yüklenmek istendiğini gösteriyor.
Krizin en çarpıcı sonucu ekonomik büyümedeki yavaşlama oldu: Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 2018’in üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sadece yüzde 1,6 arttı. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 2017’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 11,5 oranında artmıştı. Ekonomik büyümenin 2018’in 4. çeyreğinde eksiye düşmesi bekleniyor. Büyümedeki düşüş istihdamı olumsuz etkileyecek ve işsizlikte artışa yol açacaktır.
Kriz sanayi üretimini vurdu: Kasım 2018’de sanayi üretimi bir önceki yılın kasım ayına göre yüzde 6,5 oranında azaldı. Sanayi üretimindeki daralma daha fazla işsizliğin habercisidir.
Kriz sanayide kapasite kullanımını düşürdü: 2017 Aralık ayında 79 olan sanayide kapasite kullanım oranı 2018 Aralık ayında 5 puan düşerek 74’e geriledi. İmalat sanayi kapasite kullanım oranlarının düşüşü fazla çalışmaların düşüşü ve istihdam azalışı sonucunu doğuracaktır.
Türkiye enflasyonda açık ara lider: Ekonomik kriz Türkiye’yi OECD ülkeleri içinde tüketici fiyatlarının en yüksek olduğu ülke haline getirdi. Türkiye OECD ortalamasının 8,5 katı, AB ortalamasının 12 katı enflasyona sahiptir.
Mutfak enflasyonu yüzde 31’e yükseldi: 2018’de ana harcama grupları arasında gıda enflasyonu yüzde 31, ev eşyası yüzde 29 oranında arttı.
Elektrik yüzde 45, doğal gaz yüzde 31 arttı: 2018’de elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artış ortalama enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti. TÜİK’e göre elektrik fiyatları 2018 yılında yüzde 45 oranında arttı. Doğalgaz fiyatlarındaki artış ise yüzde 31 oranında gerçekleşti.
Kredi faizlerinde tırmanış talebi düşürdü: Krizin önemli yansımalarından biri kredi faizlerinde yaşandı. İhtiyaç kredisi faizleri Aralık 2018 itibariyle yüzde 33’ün üzerinde gerçekleşti. Tüketici kredi faizi ise yüzde 19,6’ya yükseldi. Taşıt kredileri iki yılda yüzde 13 seviyesinden 29 seviyesine, konut kredi faizleri yüzde 11 seviyesinden yüzde 18’e ve ticari kredi faizleri yüzde 14’lerden yüzde 28’e ulaştı.
Konut satışları çakıldı, inşaat sektörü durdu: İpotekli konut satışlarındaki düşüş inşaata dayalı birikim rejiminin çöküşü anlamına geliyor. İpotekli konut satışları 2017’ye göre yüzde 79 azaldı. Haziran 2018’de 47 bin konut satış sayısı Aralık 2018’de 7 bine geriledi.
İnşaat işkolunda istihdam depremi: İnşaat sektöründe istihdam Ocak 2018 ile Ocak 2019 arasında 487 bin azalarak 1 milyon 747 binden 1 milyon 260 bine geriledi.
Tüketici güven endeksinde sert düşüş: Tüketici güven endeksi, Kasım 2018’de bir önceki yılın aynı ayına göre 7 puan azalarak 65’ten 58’e geriledi. Temmuz 2018’de 73 olan tüketici güven endeksi 6 ayda 15 puan geriledi.
Kriz ekonomiye güveni sarstı: Ekonomiye güven Temmuz 2018’den itibaren düşüyor. Bir önceki yılın aralık ayında 95 olan ekonomik güven endeksi 20 puan azalarak Aralık 2018’de 75’e geriledi.
Türkiye yüksek işsizlikte OECD’nin ilk üçünde: Türkiye yüzde 11’in üzerine çıkan ve yükselmeye devam eden işsizlik oranı ile OECD içinde en yüksek işsizlik oranına sahip üçüncü ülkedir. İspanya yüzde 15, Yunanistan ise yüzde 18,9 oranında işsizlik ile Türkiye’nin önündeki diğer iki ülkedir.
Krizde yarım milyon yeni işsiz: 2018’de en yüksek işsiz sayısı ekim ayında görüldü. İşsiz sayısı Ekim 2017’den Ekim 2018’e bir yılda 501 bin, 2018’de ocak ayından itibaren ise 564 bin arttı. Geniş tanımlı işsiz sayısı bir yılda 517 bin kişi arttı ve 6,4 milyona yaklaştı. Tarım dışı işsizlik hızla tırmanarak yüzde 13,6’ya yükseldi. 2018 yılında bütün işsizlik türlerinde artış yaşandı. En yüksek artış genç işsizliği ve tarım dışı genç kadın işsizliğinde yaşandı. Genç işsizliği yüzde 19,3’ten yüzde 22,3’e, tarım dışı genç kadın işsizliği ise yüzde 33’e tırmandı.
AKP işsizliği yüzde 34 büyüttü: AKP döneminde işsizlik oranları AKP öncesi döneme göre yaklaşık dört puan arttı. 1988-2002 arasında ortalama işsizlik oranı yüzde 8 iken 2002-2018 arasında ortalama işsizlik yüzde 10,7’ye yükseldi.
Açık iş sayısı azalıyor: Ocak-Aralık 2017 döneminde toplam 2 milyon 691 bin bine ulaşan İŞKUR’a kayıtlı açık iş sayısı 2018 Ocak-Aralık döneminde yüzde 11’lik azalışla 2 milyon 394 bine geriledi. İşverenlerin işçi talebi düştü.
Kayıtlı işsiz sayısı 1 milyondan fazla arttı: 2018 Ocak ayında İŞKUR’a kayıtlı işsiz olarak başvuranların sayısı 2 milyon 457 bin iken, bu sayı 2018 Aralık ayında 3 milyon 500 bine yükseldi. Böylece 2018’de İŞKUR’a 1 milyon 52 bin yeni işsiz başvurdu.
Kayıtlı kadın işsiz sayısı erkekleri geçti: İlk defa 2018’de kayıtlı kadın işsiz sayısı kayıtlı erkek işsiz sayısını geçti. 2018’de kayıtlı erkek işsiz sayısı 1 milyon 704 bin olurken, kayıtlı kadın işsiz sayısı 1 milyon 805 bine yükseldi.
İşsizlik ödeneği başvuruları yüzde 80 arttı: Aralık 2017’de aylık 117 bin olan işsizlik ödeneği başvuru sayısı Aralık 2018’de yüzde 80 artışla 211 bine ulaştı.
İşsizlik ödeneği alanların sayısında tırmanış: İşsizlik ödeneği alanların sayısı Aralık 2018’de rekor seviyeye ulaştı. Aralık 2017’de 408 bin olan işsizlik ödeneği alanların sayısı Aralık 2018’de 577 bine yükseldi.
Ücret Garanti Fonundan yararlananlar krizde 10 kat arttı: Aralık 2017’de 293 olan Ücret Garanti Fonundan yararlananların sayısı Aralık 2018’de 7 bine yaklaştı. Ücret Garanti Fonu ödeme güçlüğüne düşen ve konkordato ilan eden işverenlerin ödeyemediği işçi alacaklarının bir bölümünü ödüyor.
İşsizlik Sigortası Fonu işveren destek fonuna dönüştü: Krizle birlikte İşsizlik Sigortası Fonu daha çok işsizler için kullanılacak yerde işverenler için kullanılıyor. İşverenler 2018 yılında İşsizlik Sigortası Fonuna 9,2 milyar prim ödemesi yaparken, 10,7 milyar teşvik ve destek aldılar. İşsizlik sigortası ödemelerinin toplam gelire oranında ise düşüş yaşandı. 2015 yılında yüzde 20,3 olan işsizlik sigortası ödemelerinin toplam gelire oranı 2018’de 16,9’a geriledi.
İşsizlik Sigortası Fonu gelirinden daha fazla teşvik ödemesi yaptı: İşsizlik Sigortası Fonunun (İSF) 2018 yılı gelir ve harcama grafikleri özellikle yılın ikinci yarısında vahim bir hal aldı. Temmuz ayında İSF’den işverenlere yapılan destek ve teşvik ödemeleri prim gelirlerinin çok üzerinde gerçekleşti. Temmuz 2018’de 2,8 Milyar TL fon gelirine karşılık, işverenlere 4,2 milyar TL ödeme yapıldı.
Sigortalı işçi sayısı üç ayda 361 bin düştü: SGK’ye göre 2018 Eylül ve Kasım ayları arasında sigortalı sayısındaki azalış 361 bin oldu.
Sigortalı işçi sayısı bir yılda 433 bin azaldı: Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan sendikalaşma istatistiklerine göre Ocak 2018-Ocak 2019 arasında sigortalı işçi sayısı 433 bin azaldı.
İŞKUR’un işe yerleştirme verileri gerçeği yansıtmıyor: İŞKUR Ocak-Ekim döneminde 991 bin, Ocak-Kasım döneminde ise 1 Milyon 99 kişinin İŞKUR kanalıyla işe yerleştirdiği açıkladı. İŞKUR tarafından açıklanan ve bir milyona yaklaşan işe yerleştirme sayılarının hiçbiri SGK ve TÜİK verileri tarafından desteklenmiyor. SGK’ye göre Ocak 2018 ile Kasım 2018 arasında sigortalı işçi sayısındaki artış sadece 230 bindir.
Asgari ücret açlık sınırında: 2017 şubat ayından 1658 TL olan açlık sınırı Ocak 2019’da 1957 TL’ye yükseldi. Yoksulluk sınırı Şubat 2017’de 5738 TL iken, Ocak 2018’de 6758 TL’ye yükseldi. Böylece 2019 için saptanan 2020 TL asgari ücret yılın ilk ayında açlık sınırı düzeyine geriledi.
Ücret artışı verimlilik artışının gerisinde kaldı: Reel ücretlerde gerileme yaşanıyor. 2015 yılında 100 olan çalışılan saat başına verimlilik endeksi 2018 yılı üçüncü çeyreğinde 118’e yükselirken, kişi başına reel ücret endeki 100’den 101,7’ye yükseldi. 2018 birinci çeyrekte reel ücret endeksi 106,7 iken üçüncü çeyrekte reel ücret endeksi 101,7’ye geriledi.
Vergi dilimleri düşük tutuldu, işçinin vergi yükü arttı: 2019 Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre yüzde 15’lik ilk gelir vergisi dilimi 18 bin TL olarak hesaplandı. Böylece ilk vergi dilimi yüzde 21,6 oranında arttı. Asgari ücretteki yüzde 26 oranında artış karşısında vergi dilimi düşük kaldı. Hükümetin ilk vergi dilimi tutarını düşük tutması nedeniyle çalışanlar 2019 Mayıs veya Haziran ayından itibaren yüzde 20’lik vergi dilimine girerek ve daha fazla vergi ödeyecek.
Kredi ve kredi kartı borçları ödenemiyor: 2018 yılı Ocak ve Kasım döneminde kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş gerçek kişi sayısı 2017 yılına göre önemli bir artış gösterdi. 2017 Ekim ayında 152 bin olan ödeme yapmayan borçlu sayısı 2018 Ekim ayında 184 bine yükseldi. 2017 Kasım ayında 133 bin olan bu sayı 2018 Kasım ayında 165 bin oldu.
Kriz hanehalkı borçlanmasını ve harcamasını azalttı: 2018’de hanehalkı borcunun hanehalkı harcanabilir gelirine oranı geriledi. 2017’de yüzde 48 olan borç oranı krizin etkisiyle 2018’de yüzde 40’a düştü. Borçlanma eğiliminde yavaşlama yaşanıyor.
Emekliye milli gelirden pay yok: 2002’ye göre emekli aylıkları milli gelire göre yüzde 20 geriledi. Emekli aylıklarının milli gelir karşısında 2017 ve 2018’de erimesi arttı.
Krizin yükü ücretlilere yükleniyor: Krizin ekonomik ve toplumsal etkileri konkordato ilanları, şirket iflas ve ödeme güçlükleri, işten çıkarma, ücretsiz izin, üretimi durdurma, üretimi azaltma, intihar ve kendine zarar verme eylemleri ve krize karşı işçi eylemleri biçiminde görülüyor. Krizin yoğunlaştığı 2018’in son dört ayında binlerce konkordato başvurusu gerçekleşti.
Krizle birlikte işten çıkarmalar yoğunlaştı: İşten çıkarmaların en yoğun olduğu sektörler olarak konkordatoda başvurularında olduğu gibi inşaat, metal, petro-kimya, dokuma, madencilik ve gıda olarak öne çıkıyor. Kriz döneminde bazı işyerleri işten çıkarmaları tercih ederken bazıları da işçileri ücretsiz izne çıkarma/çalışanlara zorla izin kullandırma, fazla çalışmaları kaldırma, işçi ücretlerinde kesintiler uygulama, vardiya sayılarında değişiklik yapma ve üretimi durdurma gibi yöntemleri tercih ediyor. Böylece kimi şirketler işçi çıkarmayı bir süre öteliyor.
Kriz nedeniyle en az altı intihar girişimi yaşandı, üç işçi intihar etti: Kriz kaynaklı işten çıkarmalar ve işçi alacaklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli işçi eylemleri gerçekleşirken, kriz nedeniyle en az 6 işçinin intihar girişiminde bulundu, bunlardan üçü ise intihar sonucu hayatını kaybetti. İntihar girişimlerinin tümü işçiler ücretlerini alamadıkları için yapıldı.
Raporun tam metnine PDF formatında ulaşmak için linke tıklayınız:
http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2019/02/DISK-AR-Krizde-Emeğin-Durumu-Arastirmasi-SON.pdf
This post is also available in: Türkçe