1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü hazırlıklarının bir parçası olarak 30 Nisan’dan itibaren işyerlerimizde konfederasyonumuz DİSK’in bildirileri okundu. Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalar yurdun her yerinde meydanlarda 1 Mayıs’ı kutlamak için hazırlıklarını tamamladı.
İstanbul’da Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen İstanbul Valiliği’nin Taksim Meydanın’da kutlama yapmaya izin vermemesine karşılık üst sendikalarımızdan valiliğe doğrudan mail atılarak çağrı yapıldı.
Saraçhane’de kutlamalara başlayan DİSK ve sendikaların Taksim Meydanı’na yürümesi emniyet güçleri tarafından engellendi.
Avrupa sendikalarından DİSK’e 1 Mayıs ve Taksim Mesajı
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri Esther Lynch DİSK’e 1 Mayıs mesajı gönderdi. Lynch, Türkiye’deki sendikal hak ihlallerine, 6 Şubat depremine ve İstanbul Sözleşmesi’ne vurgu yaptı. Daha yüksek ücretler, vergi adaleti ve işçi sağlığı iş güvenliği için mücadele çağrısı yaptı.
Sevgili kız kardeşlerim ve erkek kardeşlerim,
Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutlamak için bir araya gelen tüm işçileri ve sendikaları Avrupa sendikaları adına içtenlikle ve dayanışmayla selamlıyorum.
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Avrupa genelinde 45 milyondan fazla işçiyi, 93 ulusal sendika konfederasyonunu ve 10 Avrupa işkolu federasyonunu temsil etmektedir.
1 Mayıs vesilesiyle, uluslararası insan hakları sözleşmelerinin sendikal hakları, toplantı ve örgütlenme özgürlüğünü savunduğunu hatırlatmak isteriz. Türkiye Anayasası da örgütlenme ve gösteri özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Devletlerin barışçıl gösteri hakkını korumak zorunda olduğunu da hatırlatırız.
Taksim Meydanı Türkiye’deki sendikal hareket için sembolik bir alandır.
Sendikaların 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda barışçıl toplanma haklarını tam olarak kullanabilmelerinin sağlaması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle yetkilileri 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılmasına yönelik kısıtlamaları kaldırmaya ve gerekli tedbirleri almaya çağırıyoruz.
1 Mayıs, Türkiye’de ifade özgürlüğü, demokrasi ve sendikal hakların durumunu gösteren en sembolik olaydır.
Avrupa’nın dört bir yanında ve Türkiye’de emekçiler şiddetli bir hayat pahalılığı kriziyle karşı karşıyadır. Giderek daha fazla işçi geçim sıkıntısı çekmekte ve yoksulluk riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Bütün işçilerin ev kirasını karşılamak, sofraya ekmek koymak, faturaları ödemek ve insana yakışır bir şekilde yaşamak için ücret artışına ihtiyacı var.
Avrupa sendikaları uzun süredir ücret artışı talebiyle bir kampanya yürütüyor. Adil ücretler, vergi adaleti, sosyal adalet ve yoksullukla mücadele için hep birlikte mücadele ediyoruz. Daha yüksek asgari ücret düzenlemeleri ve tüm işkollarında toplu pazarlığın güçlendirilmesini talep ediyoruz.
Türkiye’de ve Avrupa’da hala çok sayıda iş kazası meydana gelmekte, çok sayıda insan iş yerinde ya da iş nedeniyle hastalanmakta ve ölmektedir. İnsanların çalışırken hayatlarını riske atmak zorunda kalmaları kabul edilemez.
İşçilerin çok uzun süreler çalışmak zorunda kalması, iş-yaşam dengesinin bozulması kabul edilemez. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması için acil eylemlere ihtiyacımız var.
ITUC Küresel Haklar Endeksi’ne göre Türkiye işçiler için dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında yer almak gibi talihsiz bir ayrıcalığa sahip. Türkiye’de sendika üyesi olmak hala işten çıkarılma sebebi, grev hakkı ve toplu pazarlık hakkı sıklıkla ihlal ediliyor. 2023 yılında işçilerin hak ve özgürlükleri pervasızca saldırıya uğramaya devam etti. Polis protestoları engelledi ve sendika yöneticileri keyfi olarak tutuklandı.
Bu 1 Mayıs’ta, işçi haklarına ve sendikal haklara eksiksiz bir şekilde saygı gösterilmesi talebimizi yineliyoruz.
Bir yıl önce 6 Şubat’ta meydana gelen depremler, ağır sonuçlarıyla Türkiye’yi derinden sarstı. Binlerce insan hala evsiz durumdadır. Depremlerin ardından yeniden yapılanma hızla başladı, ancak daha sonra yavaşladı. Birleşmiş Milletler toplam maliyetin 100 milyar dolardan fazla olduğunu tahmin etmektedir. İlgili süreçler şeffaf olarak yürütülmeli, insanca çalışma koşulları sağlanmalı, sendikal haklara saygı gösterilmelidir.
Ayrıca, ETUC olarak, Türkiye Hükümeti’ni bir kez daha, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden yani İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını geri almaya davet ediyoruz Bu kararın kadın haklarına büyük zarar verdiğini ve Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki tüm kadınlara yanlış bir mesaj yolladığını düşünüyoruz.
Sevgili kız kardeşlerim ve erkek kardeşlerim,
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, işçiler için adalet talebiyle verdiğiniz mücadelede her zaman yanınızdadır. 1 Mayıs vesilesiyle DİSK’e ve Türkiye’deki tüm sendikalara ve işçilere dayanışmamızı bir kez daha ilan etmek istiyoruz.
Esther Lynch
ETUC Genel Sekreteri
Küresel Sanayi İşçileri Sendikası’nın 1 Mayıs Taksim yasağıyla ilgili olarak valiye gönderdikleri mektup
Sayın Vali,
Bu mektubu size, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 130 ülkede 550 üyesi bulunan ve madencilik, enerji ve imalat sektörlerinde çalışan50 milyondan fazla işçiyi temsil eden IndustriALL Küresel Sendika adına yazıyorum. Valiliğinizin, işçilerin ve sendikaların bu yıl 1 Mayıs kutlamalarını Taksim Meydanı’nda yapmalarına izin vermeyen bir yasaklama ilan ettiğini duymak bizi ziyadesiyle öfkelendirdi.
Taksim Meydanı, 1977 yılındaki gösteriler sırasında 41 işçinin öldürülmesi nedeniyle tüm sendikal hareketin hafızasında özel bir yere sahiptir. Taksim Meydanı hukuki, tarihi ve toplumsal açıdan 1 Mayıs kutlamalarının sembolik alanıdır.
Bu keyfi ve yasadışı bir yasaklamadır. Yerel yargı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda karar vermiş ve 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılmasının her emekçinin hakkı olduğuna hükmetmiştir. Bu nedenle her emekçinin 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlama hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bunu sağlamanın makamınızın sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.
Barışçıl toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ile birlikte bir insan hakkı, siyasi bir hak ve medeni bir özgürlüktür. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Madde 20), Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (Madde 21) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Madde 11) ile koruma altına alınmıştır. Ayrıca, Türkiye Anayasası (Madde 33-34) örgütlenme ve toplanma özgürlüğünü güvence altına almaktadır.
Sizleri 2024 yılında Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamalarının düzenlenmesine yönelik yasağı kaldırmaya çağırıyoruz. Küresel sendikamız Türkiye’deki kardeşlerimizin 1 Mayıs kutlamalarını Taksim Meydanı’nda yapma talebini desteklemeye devam edecektir.
Hızlı bir şekilde yanıt vermenizi ve bu konuda adım atmanızı bekliyoruz.
Saygılarımla,
DİSK YÖNETİM KURULU’NUN 2024 1 MAYIS’INA DAİR DEĞERLENDİRMESİ
2024 1 Mayıs’ı Türkiye’nin dört bir yanında oldukça yaygın biçimde kutlanmış, illerde ve hatta ilçelerde son yılların en kitlesel 1 Mayıs buluşmaları gerçekleşmiştir. Ekmek, Adalet ve Hürriyet için 1 Mayıs meydanlarında buluşan, emeğe yönelik ağır bir saldırı sürecine 1 Mayıs meydanlarından karşı duran herkese, tüm sınıf kardeşlerimize teşekkür ederiz.
Tüm bunlara ek olarak, işçi sınıfının Anayasal düzene, hakkına, hukukuna sahip çıkma iradesi İstanbul 1 Mayıs’ına damgasını vurmuştur. Hukuku ve Anayasa’yı hiçe sayan bir düzenin işçi sınıfı için ne kadar büyük bir tehdit olduğunun bilinciyle Saraçhane Meydanı’nda buluşan on binler bu memleketin sigortasının kendileri olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Her türlü hukuk dışı yasağa, engele, tüm şehrin bir açık hava hapishanesine çevrilmesine ve tehditlere aldırış etmeden Saraçhane’ye akan on binler ekmeğimizin, aşımızın, haklarımızın teminatıdır. DİSK’in en baştan beri ortaya koyduğu “Toplumsal, tarihsel ve hukuksal olarak Taksim 1 Mayıs alanıdır” gerçeğine sahip çıkarak, meşruiyetimize inanarak, sürecin en başından beri açıkça ilan ettiğimiz barışçıl eylem çağrısına yanıt vererek, çiçeklerimizle, çocuklarımızla ve hatta pusetteki bebeklerimizle Saraçhane’ye gelen, emeğin disipliniyle omuz omuza duran herkesin emeğine, yüreğine sağlık.
Bugün Saraçhane Meydanı’nda toplanan on binler en önde DİSK kortejinin yürüyüşüyle, iktidarın tarihe kalacak simge bir fotoğraf karesi yarattığı su kemerlerindeki barikata kadar dayanmış; ancak iktidarın tümüyle hukuksuz engeliyle karşı karşıya kalmıştır. Öte yandan iktidarın bu yasağı karşısında işçi sınıfının Taksim iradesi toplumda büyük bir karşılık bulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kitlesel fiili 1 Mayıs buluşmasının yaratılmasına katkıda bulunan herkes, Taksim 1 Mayıs alanının kazanılmasında kritik bir eşiği aşmamız için güç vermiştir. 2004 yılında “Çayıra çukura gitmeyeceğiz” diyerek işçi sınıfının 1 Mayıs’ı kendi belirlediği meydanlarda kutlaması iradesini gösterip Saraçhane’de buluşanların mücadelesi nasıl ki 2010’da 1 Mayıs alanın tümüyle kazanıldığı bir süreci başlattıysa, bugün de “bizim gösterdiğimiz yerlerde 1 Mayıs kutlayın” dayatmasına karşı aynı meydanda toplananlar Taksim 1 Mayıs alanını kazanacağımız büyük bir mücadelenin önemli bir aşamasını hayata geçirmişlerdir. Bu irade önümüzdeki sene başta olmak üzere her sene daha da büyüyerek zorbalığı mutlaka yenecektir.
Evet; 2024 1 Mayıs’ında bu ülkeyi yönetenler Anayasa’yı, yasaları ve mahkeme kararlarını ayaklar altına alarak suç işlemişlerdir. İktidarın 1 Mayıs’ı yasaklama ısrarı sadece 1 Mayıs’a katılmak isteyen işçileri, emekçileri, emeklileri değil adı konulmamış bir OHAL ile tüm İstanbulluların kişisel hak ve özgürlüklerini hedef almıştır.
Bu koşullar altında birden fazla koldan kurgulanan yürüyüşümüzün son gün tek kola inmesi bir dizi örgütsel ve teknik sorunlara da yol açmış, Tertip Komitesi’nin inisiyatif kurmasında, kararları duyurmasında ve uygulanmasını sağlamakta yer yer aksaklıklara neden olmuştur. Bu aksaklıkların giderilmesi de boynumuzun borcudur.
Çağrımızın haklılığına inanarak 2024 1 Mayıs’ında Türkiye’nin en kitlesel fiili 1 Mayıs’ında toplanan on binler bizlere büyük bir sorumluluk vermiştir. Hem Taksim 1 Mayıs alanının kazanılması hem de işçi sınıfına yönelik IMF destekli ağır bir saldırı programına karşı acil bir mücadele programının oluşturulması gibi ikili bir görevle karşı karşıyayız.
Bilinmelidir ki, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki 1 Mayıs Birlik-Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamalarında ortaya çıkan irade 2 Mayıs’tan itibaren bu görevler için seferber olacaktır.
Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan bu adaletsiz düzene karşı, gelirde ve vergide adaletsizliğe, hepimizi yoksullaştıran IMF programına karşı mücadeleyi 1 Mayıs alanlarından alınan güçle yarından itibaren tüm gücümüzle işyerlerinden sokaklara, sokaklardan meydanlara büyüteceğiz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yolumuz açık olsun!
Mücadeleye devam!
This post is also available in: Türkçe