Üyesi olduğumuz DİSK tarafından alınan kararla yaşanan ekonomik sorunlara yönelik tepkileri dile getirmek amacıyla bir dizi eylem planlanmıştır.
Bu kapsamda 25-26 Temmuz tarihlerinde işyerlerinde ortak bildirinin okunması ve 27 Temmuz tarihinde ise bölgelerde basın açıklamaları yapılması hedeflenmiştir.
Sendikamız, DİSK’in bu kararı doğrultusunda tüm işyeri temsilcilerini bilgilendirmiş ve işyerlerimizde DİSK’in hazırladığı ortak açıklama okunmuştur.
Aşağıda işyerlerinde okunan ortak açıklama metni sunulmuştur:
Susma haykır: Zamlara, adaletsiz vergilere, asgari yaşama hayır!
Zamlar ve vergi artışları durmak bilmiyor.
Seçimlerden önce kaşıkla verilen ne varsa şimdi kepçeyle, kazanla geri alınıyor.
Milyonların verdiği geçim savaşı ile ilgili olarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplanıyor.
Meclis olağanüstü toplanırken biz susmuyoruz: Türkiye’nin dört bir yanında DİSK’li işçilerin sesi yükseliyor.
Bugün işçiler konuşacak; bugün herkes işçileri dinleyecek, çünkü ne zorluklar yaşadığımızı biz biliyoruz.
Bu zamlarla, bu vergilerle geçinemiyoruz!
Enflasyonun sıfıra düştüğünü ilan edenlerin masallarına karnımız tok:
Çarşıda, pazarda, markette, faturalarda karşı karşıya kaldığımız gerçeği biz biliyoruz.
Düşük gösterilen TÜİK enflasyonu yüzünden alım gücümüzü kaybediyoruz.
Türk Lirası hızla değer kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz.
Paramız pul oldukça, emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor, ülkemiz fakirleşiyor.
Türkiye’nin tüm değer ve güzellikleri, ülkemizin tüm kaynakları yabancı sermaye ve dolar milyarderleri için “kelepir mala” dönüşüyor. Paramız değer kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor.
“Dünya bizi kıskanıyor”muş. Neyimizi kıskanıyorlar? Dünyanın ucuz emek cenneti haline dönüştürülmesini mi? Tüm ücretlerin asgari ücret düzeyine çekilmesini mi? Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesini mi? Neyimizi kıskanıyorlar? Avrupa’da en düşük asgari ücretin Türkiye’de olmasını mı? İşçileri düşük ücretlere mahkûm etmek için sendikal hakların gasp edilmesini mi? Dünyada grev ve örgütlenme hakkının en çok gasp edildiği 10 ülkeden biri olmamızı mı?
Emekliler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Yıllardır emek vermiş, çalışmış, üretmiş, alın teri dökmüş milyonlarca emekli açlığa mahkûm edildi bu ülkede. Emekliler asgari ücretin bile altındaki 7 bin 500 liraya layık görüldü. Adalet nerede, insanlık nerede, vicdanlar nerede?
Gelirde adalet olmadığı gibi vergide de adalet yok. Düşük belirlenen vergi dilimleri yüzünden milyonlarca işçi yıl içinde üst vergi dilimine geçiyor. Patronların vergileri sıfırlanırken, biz dilim dilim soyuluyoruz. KDV-ÖTV gibi tüketimden alınan dolaylı vergilerin artırılması ile yük yine bizim sırtımıza biniyor. Soruyoruz: İşçiyle patronun aynı oranda vergi vermesi adil mi? Patronlar kâr rekorları kırarken, bizim cebimize uzanan elleri uyarıyoruz!
Yeter artık! Geçinemiyoruz, geçinemiyoruz, geçinemiyoruz!
Yeter artık! Bitsin bu suskunluk! Havaya kalksın yumruklarımız!
Bizler bunu hak etmiyoruz. Bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretiyoruz ve hakkımızı istiyoruz.
Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan bu düzene karşı sesimizi yükseltiyoruz: Gelirde adalet vergide adalet istiyoruz!
- KDV-ÖTV gibi adaletsiz dolaylı vergiler düşürülsün.
- Gelir vergisi tarife ilk dilim oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülsün.
- Vergi tarife dilimleri artırılsın.
- Ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınsın. Az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni kurulsun.
- En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine çekilsin ve tüm emekli aylıkları bu oranda artırılsın.
- İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımı önündeki tüm engeller kaldırılsın.
This post is also available in: Türkçe