Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya nüfusunun %16’sı engellilerden oluşmaktadır.
Çatışmalar, savaşlar, iş kazaları, meslek hastalıkları, trafik kazaları gibi bir çok faktör her geçen gün engellilerin sayısını artırmaktadır.
Engellilerin haklarının ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uzun süredir uluslararası alanda çalışmalar yürütülmektedir.
Birleşmiş Milletler bir yandan hukuksal düzenlemelere yönelirken diğer taraftan toplumun engellileri ve sorunlarını farkına varması, sorunlarının ön sıralara çıkması için çalışmalar yapmaktadır. Bunun bir sonucu olarak 3 Aralık günü 1992 yılından itibaren “Uluslararası Engelliler Günü” ilan edilmiştir.
Engellilerin küresel kapsamda haklarının düzenlenmesi amacıyla 2006 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “Engelli Hakları Sözleşmesi” kabul edilmiş ve 2008 yılından itibaren yürürlüğe girmiştir.
Türkiye’nin engellilerin haklarına yönelik ilk kapsamlı hukuk düzenlemesi 2005 yılında yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun olmuştur. Ardından 2009 yılında Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi de kabul edilmiştir.
Hiç şüphesiz bunlar önemli adımlardır ancak yasal düzenlemeler tek başına sorunları çözümlemeye yeterli olmamaktadır. Uygulanmayan, uygulanması engellenen hakların varlığından söz edilemez.
Engellilerin yaşama katılımı yönünden Türkiye oldukça geride kalmaktadır. Engelli Hakları Sözleşmesi, ulusal hükümetlerin engellilerin gereksinimlerini tespit ve uygun hizmet sağlanması için sağlıklı bir veri sisteminin kurulmasını öngörmektedir. Ancak Türkiye hala ülkede kaç engellinin bulunduğunu ve bunların engel türlerine ilişkin bir veri yayınlamamıştır.
Engellilerin çalışma hakkı ise 4857 (madde 30) ve 657 (madde 53) sayılı yasalar ile getirilmiş kotalara rağmen çözümsüz bırakılmıştır. Denetim eksikliği ve yasalara uymama eğiliminin hızla artığı günümüz koşullarında konulan kotaları hükümsüz kılmaktadır.
Bunun dışında genel olarak çalışma koşullarının olumsuz olması ve kural dışı çalıştırmanın yaygınlığından engelliler de oldukça olumsuz etkilenmektedir. Bu durum engellilerin ayrıca sağlık sorunlarının daha ağırlaşması gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Bütün bu sorunların ortak çözüm yollarından birisi hiç şüphesiz, mücadeleyi örgütlü biçimde sürdürmektir. Engelliler, yaşamlarını etkileyen kararlara tam ve etkin bir şekilde katılma hakkına sahiptir. Bu hakkın yaşama geçirilmesi için engelli çalışanların (işçiler, kamu çalışanları) sendikalara üye olması atılacak ilk ve önemli adım olacaktır.
This post is also available in: Türkçe