Genel Başkanımız Rıdvan Budak’ın Birgün gazetesinde yayınlanan DİSK olağanüstü genel kuruluna ilişkin söyleşisi:
DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU ESKİ GENEL BAŞKANI RIDVAN BUDAK: Ben artık DISK’in ağabeyiyim(*)
DİSK TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI Genel Başkanı Rıdvan Budak, DİSK’in başına konfederasyonu koruyacak, uyum içinde çalışacak bir ekibin gelmesi için ağabeylik ve uzlaştırıcılık görevini yerine getirmeye çalıştığını söyledi BURAK ÖZ DİSK eski genel başkanlarından, TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI Genel Başkanı Rıdvan Budak, 6 Nisan’da yapılacak DİSK olağanüstü genel kurulunda yönetime, konfederasyonu koruyacak, uyum içinde çalışacak bir ekibin gelmesi gerektiğini kaydetti.
İçinde bulunduğumuz dönemde dünyada işçi haklarının budandığı, kamu harcamalarının kısıtlandığı fınansal bir krizin içinde olunduğunu dile getiren Budak, krizin etkilerinin yansıdığı Türkiye’de olumsuzluklara karşı olan bütün kurumlara demokratik bir ülkede olmayacak yol ve yöntemlerle baskı yapıldığını söyledi. Süreci “anormal bir dönem” olarak adlandıran Budak, böylesi bir dönemde yapılacak DİSK olağanüstü genel kurulunda, “DİSK’in dokunulmazlığını kabul ettirecek bir birlikteliğe ihtiyacımız var” dedi.
40 yıllık sendikacı olarak DİSK’te artık sadece ağabeylik ve uzlaştırıcılık görevini yerine getirmeye çalıştığını ve başkan adaylığı gibi bir durumun söz konusu olmadığını açıklayan Budak, olağanüstü genel kurulun kişiler üzerinden değil, DİSK’i yaşatacak, ayağa kaldıracak, tüm solun saygı duyacağı bir DİSK’in yaratılması üzerinden tartışılması gerektiğini savundu.
SERDAROĞLU VE BEKO’YLA GÖRÜŞTÜM
DİSK Başkanlığı konusunda adı geçen Genel-İş Sendikası Genel Sekreteri Kani Beko’nun önceki gün görüşmeye geldiğini, Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’yla da telefonla konuştuğunu dile getiren Budak, “Kani Beko uzun yıllardır sendikacılık yapıyor, burada bir buçuk saat sohbet ettik. Ona sürecin, normal bir süreç olmadığım dilim döndüğiince anlatmaya çalıştım. Adnan Serdaroğlu normal bir süreçten geçmediğimizin farkında. Arkadaşlar bir takım görüşmeler yapacaklar, muhtemelen önümüzdeki hafta başında bir araya geleceğiz. Biraz daha süreci olgunlaştırıp başkanlar kuruluna meseleyi götüreceğiz. Orada tartışacağız ve bir mutabakat sağlamaya çalışacağız” şeklinde konuştu.
Ayrıca DİSK’in varlığı için solun bütün renklerinden insanların, gençlik önderlerinin yıllarca mücadele ettiğini belirten Budak, “Bu emeğin sonucu DİSK’in dağılması olmamalı. DİSK’in yeniden ayağa kalkması olmalı. Yine etkin, saygın, Türkİş tabanını da ayağa kaldıran DİSK’in olması lâzım. Şirketleşen, dernekleşen, vakıflaşan sendikal anlayış değil, sınıf gerçeğinden hareket eden, grevli, toplu sözleşmeli hakları sonuna kadar kullanan, her krizden sonra kâr üstüne kâr koyanlardan çalışanların haklarını, hukuklarını alabilecek bir sendikal yönetim olmalı. Bunları yapabilecek bir sendikal işleyişi yeniden kazanmalıyız. Yani yeniden solun değer verip sahiplendiği bir örgütlenme yaratmak lâzım. Çünkü bu gidiş gidiş değil” dedi.
UYUMLU YÖNETİM BELİRLEYECEĞİZ
DİSK’in geçen yıl yapılan 14. Genel Kurul’da seçilen yönetiminin uyum içinde çalışamayacağının daha ilk günden anlaşıldığım da söyleyen Budak, “Bu sefer birbiriyle çalışan arkadaşları uzlaştıracağız. Sonuçta bizim sınıf inancımızı yitirmeden, dünyayı ve Türkiye’yi Rıdvan Budak: Sendikal mücadelede kadınların ön saflarda yer alması gerektiğini söyledi. iyi tahlil ederek büyümeyi hedefleyerek, çalışanların hepsini örgütleyerek, DİSK’i yeniden ayağa kaldıracak çaba ve çalışma içinde olmalıyız” diye konuştu.
GÜÇLÜ OLMAK İÇİN BİRLEŞİK MÜCADELE
DİSK’in olağanüstü genel kuruluyla ilgili bunların dışında ayrıca sendikalar arası güvene dayalı bir birliktelik sağlama kararının da alınmasının gerektiğini vurgulayan Budak ” Türkiye emek hareketinin, parlamento ve siyasette ve ülkenin yönetiminde ağırlığını koyabileceği bir çizgiyi yakalamak istiyorsak, DİSK’in ve Türk-İş’in iyi unsurları gelecekle ilgili ortak bir çalışma içinde olmalı. Türkiye’de tabana dayalı sendikal hareketi ayağa kaldırmak isteyen, sınıf bilinciyle hareket eden sendikaların biraraya geleceği bir platformun oluşması lâzım. Lüleburgaz’da yapılan son miting bu anlamda önemliydi ve çok güzeldi ” dedi. Budak, bununla birlikte, Sendikal Güç Birliği’ni oluşturan sendikaların ve DİSK içindeki sendikaların birliğinin ilerde yeni bir oluşumu da hayata geçirebileceğinden de bahsetti.
SENDİKALAR GENÇLEŞMELİ, KADINLAŞMALI
Hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisi ve yeni yasalarla saldırılarına karşı sendikaların örgütlenmekten başka şansları olmadığından bahseden Budak, DİSK TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI’nın bu doğrultuda yeni bir yapılanmaya giriştiğini açıkladı. Budak, “Eğitim ve örgütlenmeyi birlikte yapıyoruz artık. Kadro yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu konuda uzman arkadaşlarımız var, onlarla çalışıyoruz. Eğitimleri hızlandırıyoruz. Uluslararası projeler yapıyoruz. Bu projelerde yeni yeni insanları yetiştirmeye çalışıyoruz. Kadınların etkin olduğu, genç bir neslin çıkması lâzım… Ben 40 yıllık sendika ve siyaset ilişkilerimde deneyimimde, kadınların yeterince devreye girmediği hiçbir örgütlenmenin yeterince başarılı olmadığı gördüm. Yani 50 erkek yerine 10 kadın harekete geçerse, o örgütlülük daha çabuk gerçekleşiyor” dedi. Budak, Dev Sağlık-İş Başkam Arzu Çerkezoğlu’nun geçen dönem DİSK Genel Kurulu’nda takdir toplayan başarılı sendikacılığını da burada örnek gösterdi.
GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ
Örgütlenme konusunda da gece gündüz demeden çalıştıklarını söyleyen Budak, “Özellikle Marmara ve Trakya bölgesine yoğunlaşıyoruz. Şu anda sendikamız, Türkiye çapında 2 bin işçinin çalıştığı 56 işyerinde örgütlenmesini sürdürüyor. Bekard ve Hyosung’da 700-800 işçi çalışıyor, buralarda çoğunluğu aldık, hukuk mücadelesi sürüyor. İstanbul’da örgütlü olduğumuz işyerlerinde büyüme sağlıyoruz. Yine Bursa’da devam eden örgütlenmelerimiz var. Sendikalar zaten örgütlenecekler. Bu büyüklük içinde örgütlenmiyorum demek de mümkün değil. Muhakkak bir güç kazanacaklar. İşkolu barajları muhakkak aşılacak. Bizim sektörümüzde işkolu barajı sorun olmayacak” dedi. Budak kayıtdışı istihdamın da büyük sorun olduğunu, özellikle tekstil sektöründe yaygın şekilde yaşandığını ancak kayıtlı işçilerin yüzde 1015’inin örgütlenmesi durumunda Türkiye sendikal hareketinin 2 milyon işçiyi örgütlemiş olacağını ve büyük bir güç sağlayarak, daha etkin olabileceğinden bahsetti.
BENİM EKONOMİK VARLIĞIM FALAN YOK
Budak, sendikacılık dışında çeşitli yerlerde yatırımları olduğu söylentilerinin ise gerçeği yansıtmadığın söyledi. Budak, “Hiçbir yerde, ortaklığım söz konusu değil. Sendikanın da sahip olduğu bir şirket yok. Bunu iddia edenlerin neden böyle dediklerini bilmiyorum. Geçmişte oğlumun arkadaşlarıyla kurduğu matbaası vardı, o da 2008 yılında kriz nedeniyle ayrılıkla sonuçlandı. Bu nedenle de evimizin üzerindeki ipotek sorununu çözmekle uğraşıyorum. Ben emeklilik maaşıyla ve sendikamdaki görevim nedeniyle aldığım ücretle geçimini sürdüren bir adamım. Öyle iddia edildiği gibi ekonomik varlığım yok. Bunun ötesi dedikodudur, bayağılıktır” dedi.
(*) Burak Öz imzasıyla Birgün gazetesinin 27.03.2013 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
This post is also available in: Türkçe